Diyarbakır Ulucami
Diyarbakır Ulucami

Diyarbakır Ulucami

  • Diyarbakır kentinin sembol yapılarından biri olan ve Müslümanlar arasında 5.Harem-i Şerif olarak bilinen Ulu Camii yapım  tarihi  kesin  olarak bilinmemekle beraber 639 yılında Müslüman Araplar’ın Diyarbakır’ı fethiyle Mar Toma Kilisesi’nden camiye dönüştürüldüğüne ilişkin yaygın bir görüş mevcuttur.

Selçuklu sultanı Melikşah, yine Selçuklu  Hükümdarı  Gıyaseddin  Keyhüsrev,  Artuklular, Akkoyunlu  hükümdarı  Uzun  Hasan  ve  Osmanlı  padişahlarından  birçoğuna  ait onarım kitabeleri caminin muhtelif yerlerinde görülmektedir. 1090  yılında  Vali  Amidüddevle,  yıkılmaya  yüz  tutmuş  camiyi Sultan  Melikşah’ın  buyruğu  ve  yardımıyla  yeniden  onartmıştır.  Büyük  Selçuklu üslubunda  H.484/ M.1091-1092  tarihli  çiçekli  kufi  kitabe,  Sultan  Melikşah’ın  adını taşımaktadır.

Seyyah Nasr-ı  Hüsrev’in  söz konusu kitabeden 39 yıl önce gerçekleştirdiği seyahatinde Ulucami’den bahsetmesi Melikşah’ın camide ekleme ve onarım yaptığını göstermektedir.

Cami  13.  yüzyılın başlarında çevresindeki Artuklu eklemeleriyle bugünküne yakın şeklini almıştır. Yapı kaba hatlarıyla geniş  bir  avlu  etrafına  yerleştirilmiş  bir  cami,  iki  medrese,  iki  maksure  ile şadırvan,  havuz  ve  helâlardan  meydana  gelmektedir.  Bu  yapıların  ortasındaki avlunun güney tarafında yer alan harim bölümü, doğu ve batısında bulunan maksureler, külliyenin  ilk  yapılarını  oluşturmaktadır.

Diyarbakır  Ulu  Camii  plan  olarak  Şam Emevi  Camii’ne  benzemektedir fakat kubbe örtüsüne yer verilmemiştir. Şam Emevi Camii’ne Kubbe yaptırmış  olan  Melikşah,  Diyarbakır’da  aynı  planı,  kubbesiz  olarak  ve  daha  sade  bir mimari ile tekrarlatmış olmalıdır.

Antik kentin kuzeybatı ortasında yer alan Diyarbakır Ulu Cami şu anda yaklaşık 1.915 m2’lik bir alanı kaplayan büyük, dikdörtgen bir orta avlu etrafında duran birkaç binadan oluşmaktadır. Ana bina olan Hanefi kısmı külliyenin güney kanadını kaplar; doğjda ve batıda sınırları iki maksure ile sınırlanmıştır ve her biri kente girişi sağlar. Kuzeyde, üçüncü bir girişin iki yanında, batıda Şafii bölümü, doğuda ise revaklı Mesudiye medresesi yer alır.

Bu ya­pıların ortasındaki avlu, bunun güneyindeki harim mekânı ile doğu ve batısındaki maksureler külliyenin ilk yapılarını oluş­turmaktadır. Camiin ilk şekli güneydeki harim yani asıl ibadet mekânı ile bütünleşmiş üç yanı revak ve maksurelerle çevrili bir avludan oluşmaktaydı. Günümüzde harim mekânı ve avlunun doğu ve batı taraflarını maksureler kitle olarak asıl yapısını korumaktadır. Kuzey tarafta olması gereken revaktan sadece doğu kesiminde Mesudiye Medre­sesinin önündeki kısım gelebilmiştir. Avlunun ku­zeyine doğu ve batı taraflarına daha sonraları çeşitli binalar eklenerek yapı bugünkü şeklini almıştır. Sadece batı taraftaki Zinciriye Medresesi bu avlunun dışında kalmaktadır.

  Daha Fazla Bilgi için

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir